Borçluluk oranları sadece sayısal veriler değil; aslında bir şirketin finansal dayanıklılığını ve sürdürülebilir büyüme kapasitesini gösteren kritik göstergelerdir. Bu oranlar, şirketin kaynak kullanım tercihini – yani dış kaynak mı, özkaynak mı – ne ölçüde kullandığını ortaya koyar.
Elbette borçlanma, doğru planlandığında şirketler için stratejik bir büyüme aracı olabilir. Ancak borç/özsermaye dengesi bozulursa, bu durum şirketi finansal risk altına sokabilir ve kriz zamanlarında kırılgan hale getirir.
Bu yüzden ister yatırımcı, ister yönetici ya da finansal analizle ilgilenen biri ol; bu oranları doğru okumak, bir şirketin finansal sağlığını anlamanın en temel yollarından biridir. Unutmayın, bu oranların yorumlanmasında şirketin faaliyet gösterdiği sektör ve genel ekonomik koşullar da önemli bir rol oynar. Farklı sektörlerdeki şirketlerin borçluluk yapıları farklılık gösterebilir.
Unutma, bilanço sadece rakam değil, bir hikâyedir. Bu hikâyeyi iyi okumak da hem analitik hem stratejik bakış gerektirir.
1. Borç / Özsermaye Oranı:
Bu oran, şirketin kendi parasıyla mı yoksa borçla mı büyüdüğünü gösterir. Şirketin borçlarının özsermayesine (yani kendi koyduğu paraya) oranını verir.
Formül:
Borç / Özsermaye
Ne Anlatır?
Eğer oran düşükse, şirket kendi kaynaklarıyla daha çok ilerliyor demektir. Yüksekse, dış finansmana daha çok bağımlıdır. Bu da kârın önemli bir kısmının faiz ödemelerine gidebileceği anlamına gelir. Yüksek bir oran, şirketin finansal riskini artırabilirken, bazı durumlarda agresif bir büyüme stratejisinin de işareti olabilir.
Örnek:
Toplam borç: 900.000 TL
Özsermaye: 300.000 TL
Oran = 900.000 / 300.000 = 3
Yani her 1 TL özkaynağa karşılık 3 TL borç kullanılmış. Bu, yüksek ve baskısı olabilecek bir borçluluk yapısıdır. Sektör ortalamaları ve şirketin büyüme stratejisi bu oranın yorumlanmasında kritik öneme sahiptir.
2. Borç / Varlık Oranı:
Bu oran, şirketin sahip olduğu tüm varlıkların ne kadarının borçla finanse edildiğini gösterir.
Formül:
Borç / Toplam Varlık
Ne Anlatır?
Yüzde olarak ifade edilir. Oran ne kadar yüksekse, şirketin mal mülkü o kadar borçla alınmıştır. %50’nin üzeri dikkat gerektirebilir; %70 ve üzeri ise “borçla ayakta duran” bir yapı olabilir. Ancak sermaye yoğun sektörlerde bu oranlar daha yüksek olabilir.
Örnek:
Borç: 700.000 TL
Toplam varlık: 1.000.000 TL
Oran = 700.000 / 1.000.000 = 0,7 (%70)
Yani şirketin varlıklarının %70’i borçla alınmış. Özsermaye katkısı %30 civarında kalmış. Bu durum, şirketin finansmanında borcun ağırlıklı olduğunu gösterir ve potansiyel riskleri beraberinde getirebilir.
3. Kısa Vadeli Borç / Toplam Borç Oranı
Bu oran, şirketin toplam borcu içinde kısa vadede (genellikle 1 yıl içinde) ödenmesi gereken kısmın payını gösterir. Şirketin yakın dönemdeki nakit ihtiyacını anlamak için önemli bir göstergedir.
Formül:
Kısa Vadeli Borç / Toplam Borç
Örnek:
Kısa vadeli borç: 200.000 TL
Toplam borç: 800.000 TL
Oran = 200.000 / 800.000 = 0,25 (%25)
Bu da demek oluyor ki borcun %25’i çok kısa sürede ödenmek zorunda. Şirketin kasası bu yükü kaldıracak güçte mi, orası önemli. Yüksek bir kısa vadeli borç oranı, şirketin likidite sorunları yaşama potansiyelini artırabilir.
Sonuç:
Borçluluk oranları, sadece sayılar değil; şirketin hayatta kalma stratejisidir. Doğru kullanıldığında borç, büyümenin yakıtıdır. Ama kontrolsüz olursa, ipin ucu kaçar ve şirket kendini borç batağında bulur. Bu yüzden yatırımcıdan yöneticiye kadar herkesin bu oranları iyi okuması şarttır. Unutmayın ki bu oranların tek başına değerlendirilmesi yanıltıcı olabilir; sektör Analizi ve şirketin genel finansal durumuyla birlikte ele alınmalıdır. “İdeal” bir borçluluk oranı olmamakla birlikte, bu oranların trendlerini zaman içinde izlemek ve benzer sektördeki şirketlerle karşılaştırmak önemli bilgiler sunar.